“Tren istasyonları kentleri” Sergi Röportajı

22 Mart 2016, Salı

TAK KadıköyTAKorTAKTAK Röportaj

“Tren istasyonları kentleri”- Öğrenci Projeleri Sergisi: Haydarpaşa ve Stuttgart 

(for english scroll down)

Merve- Hoşgeldiniz! Öncelikle ben herkese çok aşina değilim onun için kendinizi kısaca tanıtırsanız sevinirim.

Helmut Bott- En yaşlı olarak ben başlayayım mı? Hayır o daha yaşlı(Ersin Bey’i göstererek). Benim adım Helmut Bott. Stuttgart Üniversitesi’nde profesörüm. Kentsel Tasarım ve Planlama’dan emekli oldum ama üniversitenin araştırma merkezinde hala çalışıyorum. Tamam, sonraki.

Sigrid Bousch- Benim adım Sigrid Bousch, mimarım ve Stuttgart Üniversitesi Uluslararası Şehircilik bölümünde üst düzey araştırmacı olarak çalışıyorum. İş arkadaşım Rainer Goutrié ile birlikte eğitim veriyorum. Haydarpaşa hakkındaki özel uluslararası projesini biz verdik.

Johannes- Benim adım Johannes, Stuttgart Üniversitesi’nde öğrenciyim ve Haydarpaşa tren istasyonu projesini yapanlardan biriyim,  bu konuya ilgi duyuyorum.

Rainer Goutrié- Merhaba benim adım Rainer Goutrié. Stuttgart Üniversitesi Kentsel Tasarım bölümünde çalışıyorum, uluslararası değişim etkinliklerini organize ediyorum, uluslararası yüksek lisans öğrenci programını yönetiyorum ve Sigrid Bousch ile Haydarpaşa ile ilgili olan bu dersi veriyorum.

Sonay Çevik- Prof. Dr. Sonay Çevik, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü öğretim üyesiyim. Birazdan açıklayacağımız üzere iki ayağı olan bir proje, Stuttgart 21 kapsamında Stuttgart’ta bir bölgeyi biz projelendirdik, Rosensteinviertel, onun karşılığında da arkadaşlarımız Stuttgart Üniversitesinden Haydarpaşa istasyonunu ve çevresini projelendirdiler.

Selin Oktan- Ben de Selin Oktan, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde araştırma görevlisiyim. Proje sürecinde de Sonay hocamızla beraber, ona asistan olarak yardımcı olmaya çalıştım.

Ersin Uğursal- Benim adım Ersin Uğursal. 60 yıldır Almanya’da yaşıyorum, yüksek mühendis-mimarım. Ve bütün bu projelerin hem babası hem anasıyımdır.  Türk- Alman ilişkilerini bilhassa akademik alanda geliştirmek, arttırmak için bu çalışmaları yapıyoruz. Ve bu proje de bu çalışmaların bir parçası olarak ve aynı zamanda Kadıköy’le Stuttgart merkezinin kardeş olması çalışmalarının ön projesi mahiyetindedir.

Merve- Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Merak ettiğim şey, akademik tasarım süreci nasıl ilerledi? Buraya alanı görmeye geldiniz ve ardından projeyi nasıl geliştirdiniz? Sizin için çok da yakın olmayan bir yerdi, çalışmak zor oldu mu?

Sigrid- Öncelikle, uluslararası projeleri seçmemizin sebebi, öğrencilerimiz için yurtdışına çıkmak ve kentsel tasarımda farklı yaklaşımlar ve bağlamlar görmek oldukça önemli. Bağlamı oldukça umursuyoruz ve çalıştığımız bağlamları olabildiğince keşfetmeye çalışıyoruz. Haydarpaşa’da ise, ilk olarak İstanbul kıyı şeridiyle alakalı araştırma yaptık, kitapçığımızda da görebilirsin. Temel olarak, öğrenciler gidip Marmara Denizi’ni ya da Boğaz’a kıyısı olan semtleri keşfettiler. Kıyılarla ilişkisi olan tipolojilere baktılar. Ayrıca “serbest mekan” kavramını gözden geçirip ve akıllarındaki bilgiler ve yaptıkları analizlerle, Haydarpaşa tren istasyonu alanı yaklaşımlarını geliştirmeye konsantre oldular.

Merve- Burada alanda kaç gün geçirdiniz?

Rainer- 5 gün kadardı ama Sigrid’in söylediği gibi bizim için etrafla alakalı geniş bir analiz yapmak önemli, sadece alanın kendisinden değil şehirden elde edilen his, kültür ve tabiî ki alanı ziyaret ettik, etrafında yürüdük ve birkaç kişiyle konuştuk, alanın anlamı ne, sadece mekan olarak değil ama bir hatırlatıcı olarak, önemli bir kent simgesi olarak ve başka bir çok şey olarak.

Sigrid- Bu proje için hazırlanma sürecinde, kendi üniversitemizde İstanbul’da kentsel gelişim üzerine derslerimiz oldu. Buraya geldiğimizde Mimar Sinan Üniversitesi’nden uzmanların olması, Kadıköylülerin bize alanın tarihi, İstanbul genelinde planlama ve olan problemler hakkında bilgi vermesi bizi oldukça mutlu etti.

Merve- Bize burada öğrenci olarak çalışmanın nasıl olduğunu anlatabilirsin belki Johannes?

Johannes- Evet, nasıl açıklayabilirim, bana göre, ben bu alana aşinaydım biraz. Çünkü önceden birkaç kere bulundum. Yani çok da yeni değildi Haydarpaşa’yı görmek ve ona neler olabileceğini, bunun için gerçekten neler yapabiliriz üzerine konuşmak. Bu konu hakkında kentsel planlama bakış açısı kazanmak da oldukça ilginçti. Stuttgart Üniversitesi’nde bu konuyla ilgili oldukça fazla bilgi aldık ama buraya geldiğimizde alanı ziyaret etmek çok ilginçti. Sonrasında bir şeyler oluşturmaya ve çözümler hakkında düşünmeye başladık. Konuya girebilmek için güzel bir süreçti. Buraya geldik, önce analizleri yaptık, Haydarpaşa’ya geri döndük ve ne olabileceği hakkında düşündük.

M- Sence projenin zorluğu neydi?

J- Zorluğu, neydi zorluğu? Zorluğu Haydarpaşa’nın Kadıköy kıyısında oldukça önemli bir nokta olması. Yer ve alan için bir şey bulmak, yeni bir kullanım, yeni tasarım, yeni çözüm, yeni fonksiyon bulmak çok zordu. Çünkü Haydarpaşa ve Haydarpaşa’nın tarihi, burada İstanbul’da yaşayan herkesin hayatının büyük bir parçası. Onun için Alman ve geleneksel kültüre çok da ilgisi olmayan biri olarak, bu açıdan düşünmek ve bir şey bulmak zordu.

M- Sonay Hocam size soralım, nasıl bir süreç geçirdiniz?

Sonay Çevik- Ben Haydarpaşa üzerinden değil ama ortak hikayesinden bahsetmek istiyorum. İki farklı yerde, iki farklı proje yürütüldü ama ortak bir organizasyonla. Çapraz bir değişim yaptık, KTÜ ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ekipleri olarak Stuttgart’da workshop ve alan çalışmalarını sürdürdük. Oradaki alan da buradaki gibi çok enteresan bir yapısı var, ana istasyon binası var ve onun arkasında şu ana kadar yapılanmış yeni bir yapı bölgesi temizleniyor. İstasyonun arkasındaki depolar temizlenip yeniden projelendiriliyor. Kentsel gelişim, Stuttgart 21 projesi kapsamında yapılıyor. Biz de o henüz kesinleşmemiş kararı olan Rosensteinviertel için çalışmalarımızı sürdürdük. Dokuz alternatif üretildi KTÜ mimarlık bünyesinde. Bunun yanında Haydarpaşa’da da yine beraberdik, orada da beraberdik burada da beraberdik. Alan çalışmasını beraber yaptık. Şimdi de o iki çalışmayı hem burada sergiliyoruz hem Stuttgart’ta sergileyeceğiz. Bir de buna ek, kitaplarımız var, ikiz kitaplar diyoruz biz buna. Burada işin hikayesi var örnekler var. İşin güzel tarafı hikayesinde aslında, ürünler çok iyi, pratiğe yönelik çok iyi çalışmalar çıktı Haydarpaşa bünyesinde olsun, Stuttgart bünyesinde olsun ama onun kadar önemli bir ortak çalışma olması çok önemliydi.  Beraberlik, farklı şekilde bakıp ortak bir yerde buluşma veya aynı bakıp farklılaşma gibi çok güzel değerlerin olduğu bir ortam yaşadık. Ve öğrencilerin beraber çalışmaları çok özeldi. Tabi bunun yanında bir de Kadıköy Belediyesi’nin verdiği destek var. Kendileriyle 2014 yılının Eylül ayında ilk görüşmeleri yaptık, böyle bir projeye destek verirler mi diye, gönüllü destek verdiler. O yüzden Mayıs’ta da TAK’ taydık şimdi de buradayız. İnşallah bu işbirliği devam eder, Ersin Bey’in de söylediği gibi Stuttgart Merkez’le Kadıköy kardeşliği kapsamında da çok önemliydi, yararları var bu çalışmaların ve devamını biz gönülden diliyoruz.

M- Ben şunu merak ediyorum, Stuttgart Türkiye bağlamından çok farklı bir yer, siz nasıl zorluklar yaşadınız, zorluklar nasıl aşıldı? Onlar buraya geldiğinde bir hazırlık süreci geçirdiler 5 gün boyunca, siz nasıl hazırlandınız?

Sonay Çevik- Tabi. Biz de bir defa önce programı yaptıktan sonra dokümanları karşılıklı olarak hazırlayıp birbirimize verdik. Ben Stuttgart’a gittim, toplantıları yaptık, protokol hazırladık ve imzaladık, dokümanları götürdüm, onlar da dokümanlar hazırladılar bize verdiler orasıyla ilgili. Onun arkasında alan çalışması Stuttgart’ta dokuz gün kaldık, çok güzel bir program yaptılar. Hem konferans, workshop, alan gezisi, çok güzel bir program vardı Stuttgart’ta, biz orda alanı tanıdık öğrencilerle, onun analizini yaptık. Projelere ilk adımlar orada atıldı, dokuz günlük bir ön çalışmayla bunu gerçekleştirdik. Stuttgart ekibi de burada bir haftalık bir çalışmayla alan çalışmasını yaptılar. Bu şekilde yerleri tanıma, değerlendirme şansı oldu tabi.

M- Peki bu iş birliği fikri nasıl oluştu?

Helmut Bott- 10 yıldır fazladır bir gelenek bu, Mimar Sinan’la başladığımız.  İlk proje Galata Port, birkaç sene sonrasında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti seçiliyor. Sirkeci bölgesi üzerinde çalıştık ve o zaman Sirkeci İstasyonu’nda sergi yapmıştık ve bu kültür başkenti programının bir parçasıydı. Birkaç kontağımız oldu, ben konferanslara katıldım ve Sigrid Bousch da tartışmalara katıldı Kasım ayında. Yani önceden başlanmış bir işbirliği var, Sonay Hoca da 10 yıl boyunca misafir öğretim üyesi olarak bulundu. Yani tek bir proje değil, uzun bir işbirliğinin bir parçası. Onun için İstanbul’un planlama problemlerini oldukça iyi biliyoruz.

M- Sizce Haydarpaşa projesinde farklı olan bir şeyler var mıydı?

H.B- Tasarım Atölyesi Kadıköy’le, belediye başkanıyla, planlamacılarla ve tren yolları dayanışmasıyla ilişki kurmak. Tren yolları dayanışması önceden olduğundan daha yakındı. Bu sefer gerçek problemlerin içine, problemlerin içinde olan insanlar sayesinde girebildik.

M- Yani sadece 5 gün geçirdiniz ama oldukça tatmin ediciydi?

H.B- Evet, sadece alanı ziyaret etmek olmadı.  Farklı mahallelerdeki tarihi anıtlara gidebildik. Bence öğrenciler oldukça güzel izlenim edindiler. Ama farklı bir bağlamda, farklı bir arka planla çalışmak ne olursa olsun o kadar da kolay değil ve biz her zaman fikirlerimizi sahaya getiriyoruz tasarımlara baktığınız zaman görebilirsiniz.

M- Evet, kesinlikle görebiliyorum. Ersin Bey, kendi tarafınızdan anlatırsanız?

Ersin Uğursal- Benim bu çalışmalardaki ana gayem, farklı kültürlerden gelen genç insanların bir nedenle bir araya gelip birbirleriyle kontağa geçmeleri, birbirleriyle konuşarak kendileri hakkındaki ön yargılardan kurtarmaları. Ben sulh içinde yaşanacak bir geleceğin ancak ön yargılardan kurtulmuş insanlardan, gençlerden olacağı inancındayım. Bu inancımı yerine getirmek için böyle çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyorum çünkü iki farklı kültürden geliyorlar. Bir tarafta Alman kültürü, bir tarafta Türk kültürü, her iki kültürün de birbirine olan ön yargıları var, böyle bir projeyle arınmış olacaklardır. Ben 14-15 seneden beri yapıyorum ve getirdiği çok şeyler var. Hem onlar için hem bizim için. Bu bakımdan da bütün arzum bunun devamı. 

M- Devamı ve belki yayılması da…

Ersin Uğursal- Devamı ve yayılması da, sadece Haydarpaşa’da ya da Stuttgart’ta kalmaması lazım, genişletmemiz lazım, insanları bir araya getirmemiz lazım. Benim felsefem o, mimarlık değil. 

Selin Oktan- Bence bu projenin en ilginç tarafı Sonay hocanın da değindiği gibi, çapraz bir proje olması, Stuttgart’tan gelen öğrencilerin Türkiye’de iş yapması ve Türkiye’den gidenlerin de, çoğu belki ilk defa yurtdışına çıkıyorlardı, onlar için de çok büyük bir şans oldu. Ben kendi açımdan, projeyi çalışırken çok şey öğrendim, öğrencilerle beraber öğrendik. İlk önce oraya gidip workshoplar, analizler yapıldı. Onların nasıl yaşadıkları, nasıl bir kültüre sahip olduklarını çözmeye çalıştı öğrenciler. Ve nasıl yapı tipleri yapılıyor, çevresi nasıl vesaire. Tabii Türkiye’den çok daha farklı bir kültürleri var, hem mimari olarak hem yaşam tarzı olarak. Dolayısıyla bunları görme fırsatı yakaladı bizim öğrencilerimiz de, onlar için de çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde Stuttgart’tan gelen öğrenciler de, farklı, daha karmaşık bir kültürün içerisine, bir yapılaşmanın içerisine bir şeyler yapmaya çalıştılar. Eminim onlar da çok şey öğrenmişlerdir diye tahmin ediyorum.

M- Teşekkür ederim güzel bir özetleme oldu.

 


 

“train station districts”:Student project exhibition:

Haydarpaşa and Stuttgart

 

Merve- Welcome! First of all, I am not so familiar with everyone so it would be nice if you can introduce yourselves.

Helmut Bott- Shall I start, as the oldest one?  No he is the oldest one. (Pointing at Ersin Uğursal) My name is Helmut Bott, I am professor at the University of Stuttgart. Already retired from the institute of Urban Design and Planning but still working for the university’s research center. Okay, next one.

Sigrid Bousch- My name is Sigrid Bousch, I am an architect and a senior researcher at the department of International Urbanism at the University of Stuttgart. I am involved in teaching together with my colleague Rainer Goutrié . We have been teaching this project,special international project about Haydarpaşa train station district. 

Johannes- My name is Johannes, I am a student at the university of Stuttgart and I did the design of Haydarpaşa train station and I’m very interested in this topic. 

Rainer Goutrié- Hello my name is Rainer Goutrié. I am working in the department of Urban Design in the University of Stuttgart and I’m organizig the international exchange activities and managing an international masters degree student program and I have been teaching with my colleague Sigrid this design class Haydarpaşa.

Sonay Çevik- I am Prof.Dr. Sonay Çevik academician in Karadeniz Technical University, Department of Architecture. As I will be explaining shortly after, we have carried out a project that has two branches. We designed an area in Stuttgart called Rosensteinviertel within the scope of Stuttgart 21, in exchange students from Stuttgart University designed projects in Haydarpaşa station and around. 

Selin Oktan- My name is Selin Oktan, I am a research assistant in Karadeniz Technical University. During the project process, I was helping Professor Sonay and assisting her. 

Ersun Uğursal- My name is Ersin Uğursal. I have been living in Germany for 60 years. I am a civil engineer and architect. I am both mother and father of all these projects. These projects are being made to improve Turkish-German relations. And Haydarpaşa project has a preliminary importance for Kadıköy and Stuttgart center to become twin municipalities. 

M- Thank you for introductions. I wonder how the academic design process went. How did you develope the project after coming over here to see the field? It wasn’t a near by place for you, was it hard to work on?

Sigrid- Well first of all, we choose international projects because it is very important for our students to go abroad and see different approaches in urban design and different context.  Context does higly matter for us, we also try to explore the urban context in which we do project as intensely as possible. In the case of Haydarpaşa, train station project we first made an investigation about the waterfront in Istanbul which you can see in our little booklet. So the stundents basically went and explored special districts which border either Bosphorus or the Marmara sea. They have a look at the typologies which are related to this waterfront so to say. Also they had a look at the “freespace” concept and with this knowledge in mind and analysis that they’ve done, they concentrated on the developement of their approaches for the Haydarpaşa train station area. 

Merve- How many days did you spend here, on site?

Rainer- It was about five days but as Sigrid already told it is important for us to make a broad analysis of surronding not only from the site itself and get feeling of the city, the culture and then of course we visited the site and walked around and discussed with several people and what’s the meaning of the site, not only as a space but also as a memorial, as a important piece in the city as a landmark and many more things.

Sigrid- In the preperation for this project, we had some lectures about urban developement in Istanbul in general back at home at our university for our field trip and here we are very happy to have experts from the Mimar Sinan University and the locals from Kadıköy who explained us a lot about the history of the site and about perfect planing in general in Istanbul, the problems there are.

Merve- Could you also tell how it was to be working as a student here?

Johannes- Yeah it was, how can I explain, for me I’m kind of familiar to this area because I’ve been here a couple of times before. So it wasn’t that new to see Haydarpaşa and hear all the things, what might happen to it, what we really can do about it and but it was also very interesting get an urban planning view to this topic. Like what we got taught University of Stuttgart also got a lot of informations here in Istanbul and we were here and the visit of the site was very interesting.  And we started to figure something out and think about solutions. It was a very good process of getting into the topic. We got here, first doing the analysis around and going back to Haydarpaşa and thinking about what could happen.

M- And was there any particular challenge in the project? 

J- I mean the challenge is, what is the challenge? The challenge is that Haydarpaşa is such a significant point in Kadıköy at the harbor place. To find something , to find a new use, new design ,new solution, new function for the place and for the site was very difficult. Because I think Haydarpaşa and the history Haydarpaşa, is also a big part of everyone who is living here also in Istanbul in general. So as a German person, who is not really into that traditional culture, that was hard to think in that way and to find something.

M- Professor, can we hear what you have to say on this?

Sonay Çevik- I’d like to talk about the mutual story rather than Haydarpaşa specifically.We conducted two different projects at two seperate locations under the same organisation. As KTÜ and Mimar Sinan Fine Arts University, we did a cross exchange and didworkshops and field trips in Stuttgart. The field there is as interesting as it is here. There is the main station building and behind it is a built area is getting cleaned. The storehouses behind the station are redesigned. Urban development is in the scope of Stuttgart 21 project. And we carried on the work about Rosensteinviertel  that hasn’t been decided yet. Under KTÜ ‘s constitiution nine projects have been designed. Besides, we were together at Haydarpaşa also.  We did the field together.  Now we will exhibit both of the projects here and in Stuttgart. Also we have books, we call them twin books. You can see the story here and see examples. The best part is at its story, the products, regarding practice they have been really good.  Both for the cases in Stuttgart and Haydarpaşa, the mutual work was the most important part. Togetherness, looking at things from different points of views but meeting at the same point or looking at things the same way but differentitating in the end. It was really special that students worked together. Also there is the support of Kadıköy Municipality. First meeting about the project was held on September 2014 about if they would support the project and they supported voluntarily. That’s why we have been visiting TAK in May and at the moment because of the collaboration. As Ersin has said for twin city project between Stuttgart center and Kadıköy, it was an important step. These projects have many benefits and we look forward for more.

M- I wonder, Stuttgart is a totally different context compared to Turkey. What was the hardship there and how did you survive? They had a preperation period of 5 days here, how was your preperation held there?

Sonay Çevik- Sure. After making a program we gave them to eachother. I went to Stuttgart and we had meetings, prepared a protocol, signed it. We did an exchange of documents. Later, the field trip in Stuttgart was held for 9 days, it was a great program with a conference, workshop and field trip. We did site analysis and got to know the environment. The first steps were taken in Stuttgart over 9 days. 

M- Maybe you can talk about how the idea to make this collaboration came up?

Helmut Bott- It’s a tradition about more than 10 years, we started cooperation with Mimar Sinan. The first project Galata Port and some years later Istanbul was the cultural capital of Europe. We worked on the Sirkeci area and in that time we made an exhibition in the Sirkeci Station and it was the part of the official program of cultural capital. And we had some contacts, I participated in conferences and Sigrid Bousch joined the discussion, last month or so, oh in November. So there is a previous cooperation and proffesor Sonay came for half a year to our institute as an exchange program. So this is not a single project, it is a part of a long cooperation.  And we know the planning problems of Istanbul quite well.

Merve- Do you think in Haydarpaşa, was there something different?

Helmutt Bott- The relation to TAK and to the major and to the planners and to the people and to the national railway cooperation. The railway cooperation was much closer than before. This time we have been much more involved with real problems that have more contact with persons being involved in the problem. So before we worked for example at Galata port , we worked some days in Mimar Sinan,  we had a presenation at the center but it was not that intense like this time.

Merve- So it was only for 5 days but was pretty fulfilling?

Helmut Bott- Yes, it was not only visiting the site. We made it to the historical monuments in different neighbourhoods and so on. I think the students got a quite good impression. But any how its always not that easy to work in a different culture with a different background and we always bring our ideas to the site as you can see when you look on the design. 

M- Yes!  I definitely can see it. Can you tell how it evolved from your side please?

Ersin Uğursal- The main reason I do these works is that, youth who come from different cultures to meet for one reason and get in contact with eachother and talk to set themselves free from prejudices. I believe that the only way peace will be possible is through people who get free from the prejudices. To realise my belief, I believe these kinds of works have to be done because they come from two different cultures. On one side is the German culture, on the other is the Turkish culture. Both cultures have prejudice for each other and they will be purified with these projects. I have been doing this for 14-15 years and it has been bringing a lot of benefits, both for us and for them. Because of this I wish for it to continue.

M- For it to continue and maybe spread all around?

E.U- For it to continue and spread also, it shouldn’t stay just with Haydarpaşa or Stuttgart, we have to expand and bring people together. My aim is this, not architecture.

Selin Oktan- I think the most interesting part as professor Sonay has mentioned is the cross exchange which students from Stuttgart worked in Turkey and and the ones who went from Turkey, maybe it was even the first time to be abroad. From my point of view, I learnt a lot during the project, we learnt together with the students. First we did workshops and analyzed how they lived, what kind of a culture they have, what types of buildings they construct, how is the environment etc. For sure they have a different culture than Turkey, in means of both life and architecture. Therefore our students had a chance to see these, it was really beneficial for them. As well students from Stuttgart tried and experienced to work in a different and complex culture and environment. I’m sure they learnt a lot as well.

M- Thank you, it was a nice summary.


Sonraki yazı

“Uluslarüstü bir fikir: Yolda Köşkü” / “A Transnational idea: Yolda Kiosk”

“Uluslarüstü bir fikir: Yolda Köşkü” / “A Transnational idea: Yolda Kiosk”

“Bu köşk “üçüncü boyut”un en somut ifadesidir. Burası uluslar ve kültürler arası iletişim ve mübadelenin ...

devamı...

Önceki yazı

SODEM 2016 Yerel Yönetim Ödülleri’nde “Katılım ve Yönetişim” Ödülü!

SODEM 2016 Yerel Yönetim Ödülleri’nde “Katılım ve Yönetişim” Ödülü!

TAK Kadıköy ve TAK Kartal, Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği’nin düzenlediği (SODEM) 2016 Yerel Yönetim Ödülleri ...

devamı...